Hakkımızda
Mısırlı Yusuf’tan aldığımız ilhamla, Medine-i Münevvere’de yapılan istişarelerle fikri temelleri atılan Âlem-i İslam Derneği, dünyadaki tüm Müslümanların doğru dini bilgiye rahatça ulaşabilmelerini sağlamak gayesiyle 2018 yılında İstanbul’da kurulmuştur.
Derneğimiz, kurulduğu günden bu yana, Efendi Hazretlerimiz Mahmud Ustaosmanoğlu (kuddise sirruhu) hazretlerinin, “Üç emrim var: Emr-i bi’l-mâruf yapacaksınız, talebe yetiştireceksiniz, ihvâna hizmet edeceksiniz.” sözünü düstur edinerek hizmet etmektedir.
İnsanlara Doğru İslam’ı Öğretmek Neden Önemlidir?
İstanbul, ecdadımız Osmanlı döneminde, dünyadaki tüm Müslümanların İslamî meselelerinin çözüm merkeziydi. Müslüman ülkelerin din adamları, ya İstanbul’daki medreselerde yetişir; ya da İstanbul’daki medreselerde yetişmiş hocaların kendi ülkelerinde açtıkları medreselerde eğitim görürlerdi. Bu durum, Müslümanların büyük çoğunluğunun aynı dini kaynaktan beslenip aynı fikri yapıda olmaları neticesini verirdi. Böylece ümmet inançta ve amelde bir olurdu. Bidat fırkalar, sapık fikirlerine neşvünema ortamı bulamazlardı.
Ne zaman ki hilafet ilga edildi; Müslümanlar başsız kaldı; insanlar aynı kaynaktan beslenen, bir icazet silsilesiyle Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’e kadar hocaları belli olan âlimlerden mahrum kaldılar. Hadis-i şeriflerde de beyan edildiği üzere yenileri yetiştirilemediği için bir bir kaybettiğimiz dağ gibi âlimlerimizin yerini, iplerinin hangi yabancı ülkelerin ellerinde olduğu belli olmayan, sapık, cahil din adamları aldı. İslam’ın ismi kullanılarak terör örgütleri kuruldu; Müslümanların çocukları türlü yalanlarla kandırılarak, görüntüde İslam adına, gerçekte İslam karşıtı çalışmaların içine çekildiler.
İstanbul, tarihin kendisine yüklediği vazifeyi tekrar omuzlamalıdır. Dünyadaki tüm Müslümanların dini meselelerine cevap üretecek; yetiştirdiği âlimleri dünyanın dört bir yanına gönderebilecek bir merkez olmalıdır. Âlem-i İslam Derneği’nin hizmet etmek istediği en büyük gaye de budur.
Bu gaye gerçekleştiği takdirde, bu âlimler, toplumlar için adeta bir İslam ve Müslümanlık pınarı olurlar. Bunu gerçekleştirdiği takdirde o cemiyet hem dünyada hem de ahirette mamur bir topluma haline gelmiş olacaktır.